Türkiye'deki Arap karşıtlığı

Türkiye'deki Arap karşıtlığı; Araplara veya Arap kültürüne karşı duyulan düşmanlığı, nefreti, güvensizliği, korkuyu ve genel hoşnutsuzluğu ifade eder. Bu fenomenin dünyadaki en güçlü örneklerinden olduğu söylenmiştir.[1] Türkiye, Osmanlı yönetiminin Türk yapısının dışına çıkmaya başladığından beri Arapların siyasi duruşu ve gerici hareketleri nedeniyle güçlü bir Arap karşıtlığı geçmişine sahiptir. Bu karşıtlık Suriyeli mülteci ve illagel göçmen krizi ile kayda değer bir şekilde artışa geçmiştir.[1][2]

Osmanlı İmparatorluğu'nda Arap karşıtlığı

Araplar arasındaki lakabı as-saffah (السفّاح), yani "katil" olan Cemal Paşa; 6 Mayıs 1916'da Şam ve Beyrut'ta hainlikle suçladığı birçok Lübnanlı, Suriyeli ve Hristiyan Arap'ın asılmasından sorumludur.[3] Türkleştirme sürecini içeren gelecekteki Arap karşıtı politikalar da Osmanlılara karşı Arap Ayaklanması'na yol açmıştır.[4]

Çağımızdaki Arap karşıtlığı

Haaretz'in raporuna göre Arap karşıtı ırkçılık Türkiye'de temel olarak iki grubu etkiler: körfez ülkelerinden gelen, "zengin ve küçümseyici" olarak karakterize edilen turistler ve Suriyeli mülteciler.[1] Raporda ayrıca Türkiye'deki Suriyeli karşıtlığının Filistinlileri de kapsayacak şekilde tüm Araplara karşı yaygınlaştığından bahsedilmiştir.[1]

Arapların Türkiye'deki tasviri

Tarihteki uzun süreli Arap karşıtlığı ve ardından gelen Arap Ayaklanması nedeniyle; Arapları İslam, geri kalmışlık ve medeniyetsizlik ile ilişkilendiren olumsuz tasvir 1930'lardan bugüne süregelmiştir.[5] Mustafa Kemal Atatürk "[Türkler] Arap dinini kabul ettikten sonra (...) bu din (...) Türk milletinin millî rabıtalarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanlarını uyuşturdu."[6] ve "Araplar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır."[7] düşüncelerini öne sürmüştür. Bu durum çağdaş Türk tarihyazımını ve Türk yumuşak güç tasvirini etkilemiş; Araplar sıklıkla kötücül, medeniyetsiz, beceriksiz, ahmak ve terörist olarak betimlenmişlerdir. Bu tür tasvirler sıklıkla Türklerin "asil, cömert, korku uyandıran, sadık, cesur ve şevkli savaşçılar" olarak betimlendiği anlatılarla karşıtlık göstermiştir.[8]

Artan Arap sığınmacı akını Türkiye'de ciddi bir Arap karşıtı dalgaya yol açmıştır.[9]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c d "Palestinians Were Spared Turkey's Rising anti-Arab Hate. Until Now". Haaretz (İngilizce). 16 Temmuz 2019. 9 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2019. 
  2. ^ Tremblay, Pinar (21 Ağustos 2014). "Anti-Arab sentiment on rise in Turkey". Al-Monitor (İngilizce). 27 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2019. 
  3. ^ Cleveland, William L. (2 Aralık 2008). A History of the Modern Middle East (4 bas.). Westview Press. s. 154. ISBN 978-0813343747. 
  4. ^ "The debris of history: Christians and Arabs of the Ottoman Empire". Ahval. 25 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2019. 
  5. ^ AKTURK, AHMET SERDAR (2010). "Arabs in Kemalist Turkish Historiography". Middle Eastern Studies. 46 (5). ss. 633-653. 26 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2019 – JSTOR vasıtasıyla. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 23 Kasım 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2018. 
  7. ^ Atilla Oral, Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu, Demkar Yayınevi, 1. Basım, 61. sayfa
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2019. 
  9. ^ "Turkey's Nativist Turn against Syrian Refugees and Other Arabs". 14 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2019.